Nature dergisi fazla strese maruz kalan farelerin kıl renklerinin beyazlaştığını söylüyor. Görünüşe göre yoğun stres altında olmak kıl köklerinde pigment üreten hücrelere zarar veriyor. Araştırmanın ilginç tarafı ise stres faktöründen uzaklaşan farelerde beyazlaşmanın zamanla tersine dönmesi ve farelerin ilk hallerine dönmesi. Peki aynı durum insanlar için de geçerli mi? Stres saçları neden beyazlatır ve bu tersine döner mi öğrenmek istiyorsanız okumaya devam edin.
Spoiler alert!
Lütfen bu çalışmanın bir insan çalışması değil, bir hayvan çalışması olduğunu unutmayın. Bir kişiyi yoğun stres faktörüne maruz bırakmak ve sonuçlarını gözlemlemek ‘etik’ değerlere uygun olmadığı için benzer etkilerin insanlarda nasıl olduğunu gösteren bir çalışma bulunmuyor.
Her şeyden önce, saç neden beyazlar?
Saç rengini içindeki melanin miktarı belirler. Saç köklerindeki ‘’melanosit‘ adı verilen pigment hücreleri melanin üretir. Melanositler genel olarak yaşımızda doğru orantıda yaşlanır. Yaşlanan melanositler artık melanin üretemez ve saça renk veren melanin azaldıkça saç grileşir ve nihayetinde beyazlaşır. Bu tip beyazlaşma yaşlanmanın bir sonucudur ancak her beyazlaşma yaşlanma ile paralellik göstermez. Örnekle anemi, tiroid, sigara kullanmak, Alopesi ve vitiligo gibi faktörler de saç beyazlamanın bazı nedenleri arasındadır.
Stres saçları neden beyazlatır?
Stres hızlı yaşlanmanın bir biçimidir. Kronik stresin bilişsel yetenekleri azalttığı -kabaca beyni yaşlandırdığı, kalbi yaşlandırdığı, cilde onarılmaz zarar verdiği bugün kabul gören bir gerçek. Kıl kökleri de organizmaya zarar veren stres etkilerinden muaf değildir. Bilim insanları stres altındayken savaş ya da kaç tepkisi altında olduğunuzu söylüyor. Bu tepki altındayken vücudu harekete geçiren nörotransmitter norepinefrin salgılar. Bu hormonlar basitçe bizi uyanık tutan noradrenalinlerdir. Stres altında değilken saça renk veren melanositler olgunlaşıncaya kadar saç köklerinde kalır ve daha sonra saçta melanin üreterek saça renk kazandırır. Ancak vücut stres altındayken yani noradrenalin üretiyorken melanositler olgunlaşmadan -melanin üretmeden- saç köklerine karışır. Sonuç, renkten yoksun beyaz saç.
Belki de doğru değil
Nature Ocak 2020’de bu makaleyi yayınladıktan sonra Harvard Medical araştırma yönteminin insan grupları için pek de geçerli olmadığını söyleyen bir makale yayınladı. Makalenin ekseninde hayvan ve insan metabolizmasının aynı olmadığı ve uygulanan stresin biçimi yer alıyordu. Harvard Medical’a göre kronik stresin saç ağarması üzerinde bariz bir etkisi bulunmuyor. Her gün trafikte geçirdiğimiz saatlerin ya da aylık hedefleri tutturamamanın verdiği stres, saçları ağartmıyor. Saç ağarması daha çok Avusturyalı prenses Marie Antoinette’te olduğu gibi akut bir stres sonucu gelişiyor ve saçlar yalnızca bir gecede ağarıyor. Elimde bilimsel bir karşı arguman olmamasına rağmen gözlemlerin her iki argumanı da geçerli kılıyor. Türkiye siyasetindeki kilit insanları bir düşünün. Çoğunun göreve başladığı ve devam ederkenki saç rengi arasında bariz bir fark var.
Makalenin ikinci kısmını ise hayvan deneklerle edilen bulguların çoğunlukla insan grupları ile örtüşmediği konusunu ele alıyor. Harvard Medical’a göre DNA benzerlerikleri sonuca ulaşmak için yeterli değil, hücresel bazda değişikliklerde kilit rolu RNA üstleniyor. Deney gruplarındaki hayvanlarla ise ortak bir RNA’mızın olmaması bizi sonuca götürmüyor.
Saç beyazlaması tersine döner mi?
Çoğunlukla hayır. İyi haberse şu: saç beyazlaması yaşlanmanın bir parçası değilse, yani aniden gelişmişse, vücuttaki bir bozukluk veya eksiklikten kaynaklanmışsa, genellikle tersine dönüyor.