GENEL Yaşam Tarzı

İnsanlar eskiden daha mı mutluydu?

İnsanlar eskiden daha mı mutluydu

Yeni bir endişe çağında yaşadığımız söylendiğinde bunun ekolojik değişim, salgın hastalık, finansal kriz ile bağlantılı olduğu izlenimine kapılırız. Gerçek şu ki uygarlığımızın önceki uygarlıklardan daha fazla kaygılı olduğu olduğu iddiası oldukça kibirli. Çünkü onlar da savaşlarla, yoksullukla, açlıkla ve insan hayatının pek de değerli olmadığı bir çağda yaşamanın getirdiği zorluklarla baş etmek zorunda kaldılar. Günümüzdeki kaygılar geçmişte yaşanılanlardan farksız olmasa da uygarlığımızdaki kaygılar kapitalizmin tabiatından doğan yeni güvensizlik ve yetersizlik hissiyle bağlantılıdır. Sanayileşmeyle birlikte büyüyen tüketim toplumuna göre yaşamdaki nihai hedef mutlu olmak. Ve özneyi bu nihai hedefe ulaştırmanın formülü de yine öznede, öznenin kendini algılayışı ile ilgili belirsizlikler yaratmak. Hakim duygunun gücünü kavramak için yirmi dört saniyelik bir youtube reklamı izlemek yeterli. Bir babanın ağzında suçluluk hissi yaratan ücretli bir öğretim programı, ‘mutlu değil misin belki de sorun etrafındaki insanlardadır’ diyen postmodern psikolog düsturu, özneyi otoritesine inanmayan, konformist ve istediği zaman kimliğini değiştireceğini sanan biri olma fikrine yaslandırıyor. Mutluluk ve mutluluğu ‘pekiştiren’ araçlar bulunduğu yüzyıla göre değişse de burada bilinmesi gereken önemli nokta medyanın bize pompaladığı gibi geçmişin ‘nerede o eski bayramlar’ mihverinde yaşanmadığıdır.

Kısaca mutluluk nedir?

Klişe, kimse mutluluğun ne olduğunu bilmiyor. Eski Yunan filozofları mutluluğu bazen erdemle bazen de küçük zevklerin peşinden koşmakla tanımladı. Hristiyan dünyasına göre mutluluk, fedakarlık ve hazzın ertelenmesi ile ilgili oldu. Tüm monoteist dinlere göre mutluluk bu dünyada bulunan bir şey değil, mutlu olmak için iyi bir insan olmanız ve cennete gitmeniz gerekiyor. Aydınlanmanın yükselişiyle birlikteyse mutluluk aniden bireysel hedefleri gerçekleştirmek olarak karşımıza çıkmaya başladı. Günümüzde ise mutluluk bir hak, temel insan hakkı olarak talep edilen bir şey olmaya başlandı. 

İnsanlar eskiden daha mı mutluydu?

Hayır, sadece bizim kadar mutsuz değillerdi. Eğer bir zaman yolcusu olsaydınız uygarlığın altın çağını yaşamaya 60’lardan sonra başladığını ve yine altın çağın web 1.0  ile sistematik şekilde azaldığını göreceksiniz. Tüm bunları takip etmek için Hammurabi kanunlarına kadar gitmenize gerek yok kadın-erkek eşitliğinin söz konusu dahi olmadığı yakın gelecek aradaki farkı anlamak için yeterli. 

‘sadece bizim kadar mutsuz değillerdi’ bu cümleye yakınlaşmak istiyorum, yazının devamı eskiden daha mutlu olup olmadığımızı değil, neden daha mutsuz olduğumuzu odağına alacak.

Neden daha mutsuzuz?

İyi ama eski insanlardan daha mutsuz olmamız onları bizden daha mutlu yapıyor dediğinizi duyar gibiyim. Bu sonuca küçük bir mantık hatası ile ulaştığınızı biliyorum, böyle düşünmenizin olası iki nedeni var. Birincisi  refah ile mutluluk tanımlarının aynı şey olduğunu sanmamız. Refah çoğumuzun atalarımıza göre sahip olduğumuz bir şey, refah çoğunlukla bize kendimiz olmamız için zaman yaratır, alan sunar, bu basit bileşenlerin ise bizi mutluluğa yaklaştırdığını varsayarız.  İkinci mantık hatası ise olayları bulundukları koşullara göre değerlendirmememiz. Kimsenin Ortaçağ’da yaşamak istemediğine eminim ama çok uzak olmayan bir geçmişteki mutluluk tanımı ile günümüz mutluluk tanımı birbiri ile paralel değil. Bireysel rollerimiz, cinsiyet rollerimiz, mutluluğa yaptığımız eski tanımı geçersiz kıldı.

 Aslında daha mutsuz olmamızın basit cevapları var

Dünya, matbaanın icadı ile globalleşti ve internet devrimi ile de Marshall McLuhan‘ın tabiri ile global bir köy haline geldi. Günümüz modern toplumunda bireysel beklentilerimiz yükseldi. Sanayi devriminden önce yoksul bir çifti çocuğunun derebey olma hayali yoktu, olamazdı. Bunun etrafında dolanamazdı. Sanayi devriminden sonra ortaya çıkan burjuvazi bizde ‘ne yaparsan olur’ fikrini aşıladı. Yüksek beklentinin mutsuzluğun anahtarı olduğunu bilmemize rağmen uygarlık yüksek beklentilerin ekseninde gelişti. 

Gençler daha mutsuz

Koç Üniversitesi liderliğindeki bir çalışmaya göre Türkiye’deki mutsuz kitleyi 16-35 yaş arasındaki gençler oluşturuyor. Memnuniyet anketlerine göre mutsuz ve genç kitleyi korkutan iki neden ise oldukça endişe verici: belirsizlik ve yalnızlık. Genç nesil gelecek hakkında endişeli. Finansal kriz ve buna eşlik eden sorunlara ‘biri ile hayatını birleştirme’ endişesi ekleniyor. İstatiklere göre 2022’de türkiyede beşyüz bin kişi evlendi ve bunların yüzde otuz ikisi boşandı.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir